” X , 28 yaşında. Başvuru görüşmesi sırasında gergin ve depresif bir izlenim veriyor. Kendisinden her açıdan şüphe duymaya başlamış. Herşeyi düzenleme alışkanlığı varmış. X , ne yapmak istediğini bilen ve isteklerinin çoğunu da gerçekleştirmiş olan biri. Arkadaşları onun güçlü ve kendine güveni olan biri olduğuna hep inanmışlar. Ancak ani bir panik atağından sonra, kendisine ilişkin görüşü tamamen değişmiş. Daha önce böyle bir yaşantısı (panik atak gibi) olmamış. Birgün köpeği ile yürürken, aniden korku dalgası hissetmiş. Sadece korku değil, öldürücü bir korku, onun düşünmesini durdurmuş, kalbi göğsünden çıkacakmış gibi atıyormuş. Terlemeye başlamış ve eve koşmuş. Kendisini en çok ürküten düşüncelerini organize edememesiymiş. Kendi kendine söylediği hiçbir şeyin faydası olmamış. Tam anlamıyla kaybolmuş, sokakta yönelimini kaybetmiş. “Her zaman soğukkanlı ve rasyonel olan kendisine bu nasıl olur? ” diye düşünüyormuş. Olabildiğince çabuk eve koşmuş. O günden beri güçlükle sokağa çıkıyormuş.”*
Panik atak sırasında ortaya çıkan belirtiler şu şekilde özetlenebilir: Nefes darlığı veya boğuluyor gibi olma, baş dönmesi, kalp atış hızında artma, titreme, terleme, soluğun kesilmesi, bulantı ya da karın ağrısı, ölüm korkusu, çıldıracağı ya da elinde olmadan birşey yapacağı korkusu. Tabii kişi de bu semptomların hepsi birden ortaya çıkmayabilir. Kişiye panik atak tanısı koyabilmek için bu semptomların dördünün bulunması yeterlidir.
Panik atağın en önemli özelliği gerçekten de kişinin hiç beklemediği bir anda , görünürde bir sebep yokken , birden bire ortaya çıkmasıdır. Yukarıda verilen örnekteki gibi , yolda yürürken , evde otururken , televizyon seyrederken , bir iş yaparken … vb. gibi günlük hayatın akışının normal olduğu bir zamanda panik atak semptomları ortaya çıkabilir. Bu ataklar 15-20 dakikadan bir- iki saate kadar sürebilir. Semptomların şiddeti ise gittikçe azalan bir niteliktedir. Panik atağın olmadığı durumlarda ise tekrar benzer bir durum yaşama korkusu içindedir. Kişiler genellikle yaşadıkları bu durumu anlamlandıramadıkları için kalple ilgili bir problemlerinin olduğunu düşünürler. Ancak fizyolojik muayenelerde herhangi bir problemin olmadığı görülür. O zaman kişiye bu sorunun psikolojik olduğu söylenir.
Panik atakların ne zaman , nerede ortaya çıkacağı belli olmaz. Ancak bazen kalabalık içinde , kapalı , açık veya yüksek bir yerde , yalnız kalındığı zaman panik atak görülebilir. Bu durumda kişinin yaşadığı nöbete ” agorofobili panik nöbeti ” denmektedir.
Panik bozukluğun temelinde korkularda olduğu gibi , bilinç seviyesinde kişinin kabul edemeyeceği bir isteğin varlığı söz konusudur. Ataklar sırasında yaşanan korkular ( delirme , ölme , bayılma korkuları ) aynı zamanda bir isteğin de ifadesidir. Genellikle panik bozukluk yaşayan kişiler zihinlerindeki ideallerine ulaşamama ya da bazı sorumlulukların altında ezilme gibi duygulara sahiptirler. Yani genel bir ümitsizlik durumu vardır ve birgün atakla birlikte bu olumsuz duygular kendilerini ifade etmeye başlarlar. Atak bazı şeylerin yolunda gitmediğinin sinyalidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi , aslında korku şekil değiştirmiş bir isteğin ifadesidir. Dikkat edilecek olursa kokulan şeylerin ortak özelliği kişiyi sıkıştığı hayattan kurtaracak şeylerdir , yani ölmek , bayılmak , delirmek bir anda tüm sorunları ortadan kaldıracak , kişiyi yüklendiği sorumluluklardan kurtaracak durumlardır. Bu konu daha ayrıntılı bir şekilde ele alınması gereken bir konudur fakat genel bir fikir vermesi açısından kısaca değindik. Daha ayrıntılı bilgi için RUHSAĞ’ a başvurulabilir.