Duygulanım denince neşe, üzüntü, öfke, kin, nefret, korku, kaygı gibi duygusal tepkilerin yaşanması anlaşılır. Ve insanlar herhangi bir anda bu duygulanımlardan birinin içinde bulunurlar. Yani insanoğlu sürekli aynı duygudurumda kalmaz, yaşanan olaya paralel olarak duygudurumunda dalgalanmalar görülür. Duygusal bozukluklar dediğimiz durumlarda kişi, herhangi bir duygulanımı uzun süreli olarak aşırı bir şekilde yaşar ya da uygunsuz tepkilerde bulunur. Uygunsuz tepkilerden kasıt ortada belirgin bir neden yokken kişinin ağır ve uzun süreli bir üzüntüye veya coşkulu bir duruma girmesidir. Ya da varolan durumun tersi bir duygulanım göstermesidir.
Bu bozukluk kapsamında yaşanan iki ana duygulanımdan bahsedebiliriz; Çökkünlük (Depresyon) ve Taşkınlık (Mani) durumları. Bu iki temel duygudurumun neden olduğu çeşitli duygusal bozukluklar sözkonusudur. Ancak burada bunlardan ayrıntılı olarak bahseedilmeyecektir. Duygusal bozukluklar kapsamında rastladığımız bozukluklar şunlardır: Ünipolar Bozukluk, Bipolar Bozukluk, Distimik Bozukluk, Siklotimik Bozukluk, Atipik Çökkünlük, Yaş Dönümü Çökkünlüğü.
Depresyondaki kişiler duygu durumu, davranış ve yaşama bakış konularında çeşitli bozukluklar yaşarlar, Kederli, ağlamaklıdırlar ve daha önce hoşlandığı etkinlikleri hevessiz, tat almadan yerine getirirler. Çoğu kez azalmış bir benlik değerleri ve yetersizlik duyguları vardır. Gerçek bir hatayla orantısız biçimde kendilerini suçlayabilir ve kınayabilirler. Kararlar vermek ve yerine getirmek zordur. Ayrıca uykusuzluk ya da aşırı uyku, az yeme ve kilo kaybı ya da çok yeme ve kilo alma gibi fizyolojik belirtiler de görülür. Çoğu zaman cinsel ilişkiye karşı bir isteksizlik de söz konusudur. Ya da zaten yaşama karşı varolan isteksizlik burada da kendini gösterir.
Mani durumuna ise kısaca depresyonun öteki yüzü diyebiliriz. Zaten manik durumlar tek başına yaşanmasından daha çok manik-depressif dönemler (iki uçlu-bipolar duygulanım bozukluğu) olarak yaşanırlar. Yani mani durumunda çılgınca bir neşelilik görünümü altında bir depresyonun varlığını farketmek her zaman mümkündür. Manik kişiler manik dönemlerde -bir hafta ile aylar süren aşırı etkinlik dönemlerinde- sınırsız enerji hissi, uyku gereksiniminin azalması, hızlı konuşma, düşünce uçuşması, büyüklük duygusu, yükselme ve kolayca çelinebilirlik durumları yaşarlar. Garip biçimde giyinebilir, alışveriş alemlerine dalabilir, akılsızca para harcayabilir, yargılamasının büyük ölçüde bozulduğunu gösteren bir yığın pervasız davranışlara girebilirler. Herhangi bir şekilde engellendiklerini ya da sekteye uğratıldıklarını hissettiklerinde kızgın ve saldırgan hale gelebilirler.
Depresyonun temelinde erken yaşlarda yaşanan yoksunluk, reddedilme ve istismar yatmaktadır. Bebek ya da çocuk bu düşkırıklıklarına incinme, öfke ve benlik değeri duygusunda azalmayla tepki gösterir. Depresyondaki hasta psikoterapide iyileşmeye başladıkça, belirsiz ve yaygın depresif duygulanımın yerini onun altında yatan daha “saf” incinme, üzüntü, düşkırıklığı, öfke ve suçluluk ifadeleri alır.
Manide de benzer şekilde geçmişte bir yitim veya reddin yaşandığını görmek mümkündür.