
Karakteristik özelliği kişi sürekli, tekrarlayıcı ve dürtüsel olarak kumar oynamaktadır ve dolayısıyla kişisel, mesleki ve ailesel alanlarda işlevsellik bozulmuştur. Kişi sürekli kumarla meşgul olmaktadır. Arzu etiği heyecanı yakalamak için artan miktarda paralar ile kumar oynar. Kumar oynamayı kontrol altına almak, azaltmak ve bırakmak için uğraşır. Bunu yaparken de huzursuz ve sıkıntılıdır. Kişi sorunlarından veya olumsuz duygu durumdan kaçmak için kumar oynuyor olabilir. Kişi kumarda kaybettiklerini kovalar. Bu davranışını saklama gereği hisseder. Gereken parayı sağlamak için yasa dışı yollara sapar. PKO yüzünden kariyerini zedeler, ilişkilerini kaybeder. Para kaynağı olarak yakınlarını zorlar, kullanır.
Topluma maliyeti büyük bir rahatsızlıktır. İntihar, suç işleme yaygın olup, sağlık, finansal ve devlet sistemini fazlaca kullanma eğilimindedirler.
PTO da arzu edilen heyecanı duymak için gereken bahis miktarı arttığında tolerans da gelişmiş demektir. Kişi oynamadığı zaman huzursuzluk, sıkıntı, depresyon ve bedensel belirtilerle karakterize bir yoksunluk sendromu ortaya çıkar. Eğer tabloda şunlarda varsa kumara bir bağımlılık söz konusu olur.
1)Öngörülenden daha büyük bahisler konduğunda,
2)Kaybedilenleri yerine koymak amacıyla sürekli kumar oynadığında,
3)Kişiyi sosyal, mesleki ve diğer aktivitelerden alıkoyduğunda,
4)Kumar oynamayı azaltmak için sürekli bir uğraşı olduğunda.
PTO nun saplantılı, zorlantılı, duygulanımlı ve dürtüsel bir tarafı vardır.
PTO ile alkol ve madde bağımlılığı arasında bir beraberlik vardır. Kumar yaşantısı, etkilenen bireyde gerilimi ve sıkıntıyı azaltan, bağımlılık potansiyeli taşıyan uyarıcı bir madde olarak görülebilir. Para önemli olsa da birey kumarın başlattığı gibi yüksekte olma durumuna benzer bir aksiyon veya heyecan verici durum arayışı içindedir. Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi PTO dada oynamadan önce artan oynadıktan sonra çözülen gerilimle ilişkilidir. Hem PTO da hem de madde kullanım bozukluğunda davranışın tamamlanmasıyla duyumsanan güçlü bir zevk alma duygusu ve gerilimde azalma en azından başlangıçta görülür.
Hastalığın sürmesinde ise tekrar oynama, arama davranışı ve kişinin kendi ile alakalı yanlış inançları etkili olur. Bunlar arasında yüksek uyarılma düzeyi, yalancı iyilik durumu, dikkat dağınıklığı, kontrolün farkındalığı ve büyüsel düşünceler vardır. Yanlış inançlara ilave olarak batıl inançlar, kendi kumar yeteneklerini abartma, rakibi küçük görme, yorumlama yanlışları,tahmin yeteneği, seçici bellek, şansı kontrol edebildiği illüzyonu ve boş bağlantı kurmalar sayılabilir.
PKO nun değerlendirilmesinde oynama şiddeti, kumar oynama sayısı, süresi, kişinin gelirinin ne kadarı ile kumar oynadığı önemlidir.
Ailede kumar oynayan birisinin olması tam bir yıkımdır. Ağır depresyon, Bipolar bozukluk, intihar girişimi, dikkat eksikliği hastalığı, alkol ve madde kötüye kullanımı PTO ile beraber olabilir. Saplantılı cinsel davranış, alışveriş çılgınlığı, aralıklı patlayıcı bozukluk, hastalık hastalığı, patolojik deri yolma, bedenle gereksiz ilgilenme gibi rahatsızlıklar da beraberce görülebilir.
Erkeklerde hastalık hemen her zaman gençlik çağında başlar, tanı konmadan genellikle 20-30 yıl sonra ancak anlaşılır. PTO lu kişilerin kişilik bozukluğu da olabilir. Klinik eş tanıları ile beraber PTO, kumar oynamak için güçlü dürtüler ve öznel ödül hisleri, yoksunluk ve kumar oynama için arama davranışı içerdiğinden ilaçlarla bağlantısız bir bağımlılık olarak görülebilir.
Kişilerin dürtü kontrolleri bozuk olduğundan kumarda risk yarar-zarar oranı gözeterek karar verememektedirler. Alkolizm, madde bağımlılığı, anti- sosyal kişilik bozukluğu ve PTO olan kişiler ödül gecikmesine tahammül edemezler.
PTO özellikle son zamanlarda ciddi bir rahatsızlık olarak görülmekte ve dikkate alınmaktadır. Kişi inkar ederek bilişsel çarpıtmalar ile durumu kabullenmemektedir ve herkesten bir sır olarak saklamaktadır. Profesyoneller de diğer hastalıklar ile uğraşırken PTO yu atlayabilmektedirler.
PTO da bir çeşit bağımlılık olduğu için tedavisi de madde kullanım bozukluğuna benzer şekilde yapılır. Yataklı tedavi, ilaç tedavisi, kişisel yardım grupları ve rehabilitasyon programları vardır. Eşlik eden hastalık kümelerini de tedavi etmek şarttır.
Eğer kişi durumu inkar ediyorsa, kendi davranışlarının sorumluluğunu almıyorsa, tedavi için isteksizse, iç görüsü azsa, toplumdışı davranış sergiliyorsa, kanuni ve maddi sorunlar taşıyorsa, alkol ve madde kullanım bozukluğu da varsa tedavinin zor olacağı aşikardır.
Tedavide inkarın yenilmesi, güçlü savunmalarla yüzleştirme, yakalama döngüsünün kırılması, kumar oynama nedenlerinin tanımlanması ve tedavi sürecine aktif olarak katılması sağlanır.
Her tedavi yaklaşımının temelinde; tedavi edici bir ilişki kurmak, tedavi ağı geliştirmek, altta yatan patolojiyi tanımlamak, kumar davranışını kırmak, temiz kalmayı sürdürmek, problem çözme yeteneğini ve hayat kalitesini geliştirmek bulunmalıdır.
Kendimle alakalı olarak bende öğrencilik yıllarında Ankara Gençlik Parkında kumar oynamıştım ve oyunun büyüsüyle bütün paramı kaptırmıştım. Aslında gerçek bir kumar değildi, muhtemelen aldatma üzerine kurulu bir düzendi. Sanki kazanabilirsiniz algısı oluşturulmuştu. En iyi kumar salonlarında bile özellikle makineler de kazanma şansı %20 olduğunu biliyorum. Bir de benim bildiğim kumarı kaybetmek için oynayacaksın. Zaten Kazanan da hiç duymadım.
At yarışları, toto-loto, milli piyango-iddia da bir çeşit şans oyunu-kumar olarak değerlendirilebilir. Bu oyunlarda toplanan paranın yarısı bile dağıtılmıyor, aslında kendileri kazanıyor önce. Gelecekten umudu çok fazla olmayan, bu gidişle bir şeylerin sahibi olamayacağını hisseden insanlar bir umut bu yola başvurarak hayattaki heyecanlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Devlette bu sistemi hem yaşatıyor, hem de garibanların sırtından köşe oluyor. Gariban insanlar Dimyata pirince giderken ellerindeki bulgurdan da oluyorlar. Bazıları bu oyunları abartıp bağımlı hale geliyorlar, hayatın amacı haline getiriyorlar. Sistem sonuçta gerçekte kaybetmek üzerine kurulu olduğundan bertaraf oluyorlar ve her şeylerini kaybediyorlar.